DEVAM: 29. Misvak
kullanmak fıtrattandır
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
وَدَاوُدُ
بْنُ شَبِيبٍ
قَالَا
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ زَيْدٍ
عَنْ سَلَمَةَ
بْنِ
مُحَمَّدِ
بْنِ
عَمَّارِ بْنِ
يَاسِرٍ
قَالَ مُوسَى
عَنْ أَبِيهِ
و قَالَ
دَاوُدُ عَنْ
عَمَّارِ
بْنِ يَاسِرٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِنَّ
مِنْ
الْفِطْرَةِ
الْمَضْمَضَةَ
وَالِاسْتِنْشَاقَ
فَذَكَرَ
نَحْوَهُ
وَلَمْ
يَذْكُرْ
إِعْفَاءَ
اللِّحْيَةِ
وَزَادَ
وَالْخِتَانَ
قَالَ وَالِانْتِضَاحَ
وَلَمْ
يَذْكُرْ
انْتِقَاصَ
الْمَاءِ
يَعْنِي
الِاسْتِنْجَاءَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَرُوِيَ
نَحْوُهُ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
وَقَالَ
خَمْسٌ
كُلُّهَا فِي
الرَّأْسِ
وَذَكَرَ
فِيهَا
الْفَرْقَ
وَلَمْ
يَذْكُرْ
إِعْفَاءَ
اللِّحْيَةِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد وَرُوِيَ
نَحْوُ
حَدِيثِ
حَمَّادٍ
عَنْ طَلْقِ بْنِ
حَبِيبٍ
وَمُجَاهِدٍ
وَعَنْ
بَكْرِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ
الْمُزَنِيِّ
قَوْلُهُمْ
وَلَمْ
يَذْكُرُوا
إِعْفَاءَ
اللِّحْيَةِ
وَفِي
حَدِيثِ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ أَبِي
مَرْيَمَ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِيهِ
وَإِعْفَاءُ
اللِّحْيَةِ
وَعَنْ
إِبْرَاهِيمَ
النَّخَعِيِّ
نَحْوُهُ
وَذَكَرَ
إِعْفَاءَ
اللِّحْيَةِ
وَالْخِتَانَ
Musa b. İsmail'in
Muhammed b. Ammar'dan, Davud b. Şebib'in ise Ammar b. Yasir'den naklen
bildirdiklerine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur: "Muhakkak ki ağıza ve buruna su çekmek fıtrattandır."
Ammar b. Yasir Önceki
hadisi aynen nakletti, ancak "sakal bırakmak"tan söz etmedi ve
"sünnet olma"yı ekledi.Ve"intikasu’l-ma” yani istinca yerine de "intidah"
kelimesini kullandı.
Ebu Davud dedi ki:
(Seleme İbn Muhammed hadisinin) bir benzeri İbn Abbas'dan da rivayet
edilmiştir. Fakat İbn Abbas (r.a.): "Beş tane sünnet vardır ki beşi de
baştadır" demiş ve saçları ortadan ayırmayı bunlar arasında saymış,
sakalları uzatmaktan hiç bahsetmemiştir.
Ebu Davud dedi ki: Hammad hadisinin benzeri Talk b. Habib, Mücahid Bekr
b. Abdillah el-Müzeni'den de nakledilmiş fakat bunlar sakal bırakmaktan
bahsetmemişlerdir. Muhammed b. Abdillah
b. Ebi Meryem’in Ebu Seleme vasıtasıyla Ebu Hureyre'den rivayet ettiği (merfu’)
hadiste ise, sakal uzatmak sözü geçmektedir.
İbrahim en-Nehai'den de Muhammed b. abdillah hadisinin benzeri rivayet
edilmiş, sakal uzatmak ve sünnet olmaktan bahsedilmiştir.
Diğer tahric: İbn
Mace, tahare 8; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Hadis-i Şerifte geçen, aynı zamanda müellif
Ebu Davud'un şeyhleri oıan Musa b.
İsmail ve Davud b. Şebib'in farklı
rivayetlerine işaret edilmektedir.
Buna
göre (Seleme'nin, babası Muhammed'den rivayet ettiğine göre) hadis mürsel
demektir. Çünkü Muhammed, sahabi değildir. Davud'un dediği gibi, Seleme'nin
dedesi Ammar'dan rivayet ettiği kabul edilirse, hadis munkati' demektir. Çünkü
Seleme dedesini görmemiştir.
Hadis-i
şerifte geçen meselenin izahı bundan Önceki hadis-i şerifte geçmişti. Ancak
burada karşımıza yeni bir mesele olarak sünnet olma konusu çıkıyor. Bu
mes'elenin hükmü mezheb imamları arasında ihtilaflıdır.
Ebu
Davud'un Ammar b. Yasir veya oğlu Muhammed'den rivayet ettiği bu hadisi yine
aynı kişilerden İbn Mace'de tam olarak: "Mazmaza istinşak, misvak,
bıyıklan kesme, tırnak kesme, koltuk kıllarını yolma, eteği bıçakla traş etme,
parmak boğumlarını yıkama su serpme (intidah) ve sünnet olma fıtrattandır"
şeklinde rivayet etmiştir.
İmam
Şafii ve taraftarlarının büyük çoğunluğuna göre sünnet olmak kadın ve erkeklere
farzdır. Aynı zamanda bu görüş Ata'nın, İmam Ahmed'in ve Malikiyye'den bazı
imamların görüşüdür.
Ebu
Hanife'den gelen bir rivayete göre, sünnet olmak farz değil vacibtir.
Mezhebinde meşhur olan görüşe göre ise, lslamın alametinden sayılan bir
sünnettir, terki halinde yetkililerce kuvvete baş vurulup ihyası sağlanır.
Sünnetli
olarak doğan çocuğu tekrar sünnet etmek çok acı verecekse, olduğu gibi
bırakılır. Sünnetlenmeye dayanamayan kimseler de hali üzere bırakılırlar. Bir
kimse sünnetlendiği zaman kabuğun yandan fazlası kesilmişse sünnet yerine
gelmiş sayılır. Fakat ancak yarısı veya daha azı kesilebilmişse yeniden kesmek
lazımdır.
İmam
Malik'e göre sünnet olmanın hükmü: Erkekler hakkında sünnet kadınlar hakkında
ise mendubtur. Bir kısım alimler de sünnet olmadıkça yeni İslama giren kişinin
müslümanlığının noksan olacağına, sünnetsizin namazının caiz olmayacağına,
kestiğinin yenilmeyeceğine, Kabe'yi tavaf edemeyeceğine hükmetmişlerdir.
Bir
hadis-i şerifte de : "İslam'a girince küfür tüyünü at, sonra sünnet ol" diye emredilir.
Sünnetin
zamanı hususunda görüşler çeşitlidir. Bu hususta bazı hadisler doğumun yedinci
gününü sünnet günü tayin etmekle beraber ulemanın ekserisi bunu müstehab
manasında anlayarak belli bir gün tayini gerekmediği, hele süt emen çocuğu
sünnetlemenin vacib olmadığı hükmüne varmışlardır. Bazıları ise, çocuğu namaz
için düğmenin bile on yaşından önce olamayacağına bakarak, buluğdan önce çocuğu
sünnet etmenin haram olacağı kanaatine varmışlardır.
Maverdi'ye
göre sünnet için iki vakit mevcuttur:
1.
Vücub vakti, ki buluğ çağıdır; 2. Müstehab olan vakit, bu da buluğdan önceki vakittir.
Bu
mevzuda Menhel yazarı: "Şafiilere göre çocuğu buluğ çağına ermeden önce
sünnet ettirme velisi üzerine farzdır; doğumunun ilk haftasında sünnet ettirmek
müstehabtır" diyor.
Ebu
Hanife bu mevzuda sükutu tercih etmiş, "bu hususta malumatım yok*'
demiştir. İmam Ebu Yusuf ve Muhammed hazretlerinden de bu hususta bir rivayet
yoktur. Bu yüzdendir ki, Hanefi mezhebinde bazı kaynaklarda, 7, 9,10,12 yaşları
ve buluğ zamanı sünnet vakti olarak zikredilir, özetleyecek olursak Hanefi
mezhebine göre sünnet doğumun 7. gününden buluğ çağına kadarki zaman içinde
yapılabilir.
Kişinin
abdestten sonra üzerine su serpmesi ise, üzerinde göreceği herhangi bir
ıslaklıktan dolayı kalbe gelecek vesveseyi önlemek için eteğine kiloduna hafif
su serpmektir. Bazılarına göre de bu, taharetlenmektir.